Hangi ara girdin hayatıma? Neredeydim ben, sızarken sen karasularıma? Denizsiz şehirlerde, maviye aç olduğum için mi boğulacağımı fark edemedim yosun renginin ardında denizi anımsatan bakışlarında?
Hangi boşluğumdan sızdın kalbime? Dünyam bir boşluk haline geldiği için mi ayırdına varmadım dolduğuna boşluklarımın kayıp sırlarında? Siyaha ve beyaza boyamışken sanrılarımın anlamsız mutluluklarını, kırmızı olup nasıl bir renk kattın skalama? Sen tüm bildiklerinle değiştirmişken bildiklerimi, nasıl dönerim şimdi kırmızının olmadığı bir zamana?
Yalana da mı aynı derecede usta dudakların? Öperken tüm yaşanılmış ve yaşanacak aşkları dudaklarımda, hilekarlığını nerede sakladın? Belki sen bakıyordun riyakar gözlerle gözlerime, ben rüyalardaydım, uyanamadım...
Hangi kışın karını, Haziran’a sakladın? Hangi beyazlıkla yüreğini akladın? Ben veremezken seninle yaşananların hesabını kendime, sen kendini kendi gözünde nasıl bağışladın? Zamanın sihirli silgisini hangi elinle yokladın? Sahi hep parmaklarımın arasındaydı parmakların... Hangi vakit becerdin de iki ayrı yüzü, iki yüzlülüğü avuçladın?
Nasıl bir açlık senin aşka duyduğun? Ben beş dakikaların bile vuslatına razıyken, sana günlerce gecelerce doyamam diyenimdin. Sarıldığın zaman nefesimi nefesinden çekemediğimdin. Hayalleri önüme bir çırpıda serenimken, ben neredeydim? Hangi yalan vaadinin peşinde düş ülkesinde gezendim? Seyyah oldum tüm aşkları dolaştım, sevenlerin gücüyle aşkı kutsadım. Hangi ara hayatımdaydın, sen; bensizlikten nasibini almadın... Özlediğim için yerken tırnaklarım yerine kendi kendimi, sen hangi yalanın evinde misafirdin?
Kanırta kanırta öğrettim yüreğime sensizliği, dönmek için boş adımlar atarken, ben bu kez kendimdeydim...
Funda BİLGİLİ